Kırklareli Ziraat Odası

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Kırklareli Ziraat Odası > Haberler > 5.Uluslararası Kırklareli Yayla Bolluk Bereket Hasat ve Bağ Bozumu Şenlikleri

5.Uluslararası Kırklareli Yayla Bolluk Bereket Hasat ve Bağ Bozumu Şenlikleri

5.Uluslararası Kırklareli Yayla Bolluk Bereket Hasat ve Bağ Bozumu senlikleri bugün başlıyor. 13-14 Eylül 2013 tarihleri arasında yapılacak şenliğin Programı bir hayli yoğun geçecek. Program akışı şu şekilde oluştu:
1. Gün 13 Eylül 2013 Cuma
17.00 Kortej(Kırklareli Belediyesi önü-Vilayet Meydanı)
17.30 Stantların Gezilmesi (Festival alanı)
18.00 Açılış Konuşmaları
18.30 Bağ ve Bağcı Yarışması Ödülleri –Bereket Yemeği
19.00 Halk Oyunları Gösterileri
Akşam Programı (Festival Alanı)
20.00 Dilek Pehlivan (Konser)
21.30 Murat Dalkılıç(Konser) 
2.Gün 14 Eylül 2013 Cumartesi 
14.00 Panel Kırklarelide Bağcılık   Kırklareli Hareketi Derneği     
 Konuşmacılar: Dr. Hakan Keçeci-Kutbay Benni-Mehmet Ali Kiracı
19.00 Fatih Portakal (Dostluk Evi Söyleşi)
21.30 Soner Olgun(Konser)
Yapılacak etkinliklerle Kırklareli merkezine hareketlilik olacağı tahmin ediliyor. Peki Bağbozumu nedir? Tarihçesi nedir? Bizim bölgemizde ne gibi anlam taşır bu bilgileri sizler için araştırdık ve şu şekilde bir tarihçesi olduğu ortaya çıktı. 
Baharın gelişini, doğanın uyanışını coşku ve derin köklerden beslenen ritüellerle karşılayan Trakya halkı, emeklerinin karşılığını alışını, minnet duygularıyla, bambaşka coşkularla yüklü ritüellerle yansıtır. Yılların imbiğinden süzülmüş deneyimlerle, Trakya'da sonbaharın gelişi demek; tarım işlerinin bitmesi, hasat, ürünün ambarlarda yerini alması, kışlıkların hazırlanması ve bağ bozumu demektir.
Tarihi süreci içerisinde Trakyada bağcılık…
Tarihte rivayetlerle, mitolojik söylencelerle kendine yer edinen Dionysos kültürünün izlerine Trakyada da rastlıyor olmamız şaşırtıcı bir durum değil. Zira Grek, Balkan ve Roma-Bizans kültürleriyle harmanlanmış bu topraklarda bağcılığın olmaması düşünülemez.

Trakyada bağcılık farklı mikro bölgelerde rastlasak da, genel hatlarıyla üç bölgede yoğun görülür. Bu bölgelerden birisi Kırklareli ve civarı, diğeri Ganohora diye adlandırılan Uçmakdere-Şarköy arasında uzanan Tekirdağ bağlıkları, sonuncusu ise üzüm kumsalı diye adlandırılan Edirneye bağlı Uzunköprü ilçesi ve Yeniköy civarında yoğunlaşan bağlardır. Özellikle Kırklareli ve civarındaki kült alanlarında, insan eliyle kayalara oyulmuş, bağcılık ürünlerinin sularının dinlendirildiği, şırasının çıkartılıp, çökeltildiği düşünülen havuzcukların varlığı, bu bağlamda düşünülmektedir. Lafın bu kısmında, bu yapıların Traklar ile ilişkilendirilecek kadar eskiye tarihlendirildiğini söylemek gerek. Üsküp bağlarından başlayıp, Istrancaların güney etekleri boyunca Kurudere, Evciler, İslambeyli, Sergen, Kızılağaç üzerinden Kıyıköy ve Panayır İskelesi koylarına gittiği rivayet edilen antik şarap yolunun önemli bir ticaret yolu olduğu biliniyor. Bu bölgeye taşınan bağcılık ürünlerinin deniz yoluyla Avrupanın içlerine değin gittiği yine tarihi kaynaklarla desteklenmektedir. Roma dönemine ait Trakyada rastlanan tek odeon yapısı Kırklarelinin Vize ilçesindedir. Doksanlı yılların ortalarında yapılan kazılarda elde edilen sahne rölyeflerinde Dionysos betimlemelerine rastlanmış ve iyi korunmuş bu rölyefler Kırklareli Müzesinde sergilenmektedir. Yine bu yöreden bahsedecek olursak; özellikle Pınarhisar ve civarında boyları bazen bir insan boyu ile mukayese edilebilecek toprak küplere rastlanması, bağcılık ürünlerinin saklanması, bir yerden bir yere taşınması maksadıyla kullanıldığı savıyla desteklenmektedir. Tarihte üzüm bağlarıyla meşhur, Kırklarelinin Üsküp beldesinin adı da benzer bir hikayeye kaynaklık eder. Yanlış bilinir ki; beldenin adının mübadelelerle Balkanların Üsküp yöresinden gelen kişilerden sebep konulduğu düşünülür. Oysa buraya o bölgeden iskan olmamıştır. Geçmiş dönemlerde yörede tarla açmalar, iskânlar sırasında hasat ürünlerinin saklandığı ( bağcılık ürünleri ile ilişkilendirilir ) düşünülen yüzlerce küpe rastlanmıştır. Halk arasında yüz küp diye dillendirilen bu bölge, şivesel özellikleriyle ve Osmanlının Balkanlardaki yadigârı şehri hatırlatmasıyla bugün Üsküp adına dönüşmüştür.
Geçtiğimiz yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan mübadelelere değin yörede yoğun yaşayan Bulgarlar, bağlarından sebep Kırklareline Lozengrad ( Bağlar şehri ) demekteydiler. 1658de yöreyi gezen Evliya Çelebi ise, o meşhur Seyahatnamesinde, Kırklareli bağlarından İçinde adam gezse kaybolur. diyerek, övgüyle bahseder.
                                                                                                                                              
Serkan Koçtürk